12 Ocak 2011 Çarşamba

Ergen Aşık

Hiç aniden aksiyon filmin tam ortasında buldunuz mu kendinizi daha önce ya da bu hissi veren olaylar serisi sizi ensenizden kıskıvrak yakaladı mı? Ben tamamen öyle bir dönemin içinden henüz kurtuldum. Aslında tam kurtuldum sayılmaz ama en azından artık “aynasızlara” izimi kaybettirdim diyelim kısaca… Şimdi daha çok Fransız filmlerini aratmayan kasvette geçiyor günlerim. “Bu ne saçmalıyor” demeyin arkadaşlar, olaylar o kadar karışık ki. Hem de özel olduğundan bu şekilde anlatmayı tercih ettim kızmayın nolur. Çatlıyorsunuz biliyorum ama, inanın bu hikaye ötekilere binbasar ben de zor tutuyorum kendimi anlatmamak için… Herneyse.
Yani gerçekten Tanrı ve dinler varsa tüm bunlar bir kurgu ya da felsefeden ibaret değilse sanırım oldukça iyi bir kulum sürekli level atlatıyorlar bana diyorum. Çünkü başka mantıklı bir açıklaması yok bu olanların, dizlerime vura-vura allam (Allah’ım demek istedim) neden her şey beni buluyor, ben hiç mutlu olamayacak mıyım? diyerek ergen triplerine girmem an meselesi. Hayır cidden aramıyor da değilim bu soruların cevaplarını… Şu 1 ay öncesine kadar güllük gülistanlık herkese mavi boncuk dağıtan ben Kenya’ daki sevgilinin yollarını bekler oldum “google earth” ile Nairobi sokaklarını dolaşıp “Acaba şu evde midir? Şimdi ne yapıyordur?” diye hayallere dalıyorum, odamın kapısını kitleyip anne-babaya kurdeşen döktürüyorum. Zaten anladığım kadarıyla inceden takip sistemini devreye soktular -ne zaman telefonla konuşuyorum, o zaman içerden TV’nin sesi kısılıyor, takip dinleme sistemi otomatik devreye giriyor adeta- Bu da geçecek diyerek ergen Randomkiss’e telkinlerde bulunuyorum, git başımdan beni yalnız bırak diyor mal karı…
Aşk her kadına farklı tesir edebiliyor… Yaşam enerjisiyle dolup uçarcasına ve sinir bozarcasına pozitif olan kadın, umutsuz bir aşk ile karşılaştığında ise hüp diye çekip alabiliyor enerjiyi… Ama ben bu aşkın kendine has halinden oldukça memnunum, zaten bence kadınlar aşk karşısında acı çekmekten zevk alıyor adeta. Bundan ötürüdür ki hep kavuşamayan aşıklarla doludur dikkat edin etrafınız, konuşacak ortak bir noktanızın olmadığı insanlarla bile bir araya geldiğinizde, sizin ya da karşı tarafın çekmiş olduğu acıdan açın konuyu, ne seviye farkı kalıyor ne statü… Lise yıllarına dönüveriyorsunuz hatta adım kadar eminim, hala gelen mesajları deftere kronolojik sırayla yazanlarınız, gidilen ilk sinemanın bileti, çiğnenen sakızın jelatinini saklayan bile mevcuttur aramızda…