2 Ağustos 2009 Pazar

ma si maoropa.

Eline alıp kağıt kalemi aklına gelmiyor ya bazen insanın ama içinde doludur herşey ya mürekkep olur akar ya da boğulursun hıçkırıklara.


Üşüyen ellerini tutan sevgili, titreyen dudaklarına öpücük konduramıyorsa o anda.Hemen ardından sımsıkı saramıyorsa seni
gövdesiyle bir çınar gibi –yapayalnızsın.-


Keşkeyle başlıyor pişmanlık cümleleri ve yalnızlığını her hissettiğinde güngeçtikçe artıyor “ keşke”ler..


“O” olsaydı bir süper kahraman gibi küçüklüğümde korktuğum o cadının yaşadığı ve içinde karanlığın, yalnızlığın, haksızlığın olduğu
kuyudan çekip alır ve gökkuşağının altında bir şarap ısmarlardı bana.


Islık çalardı belki bir melodi uydururdu hemen o anda.Parmak uçlarını şevkatle gezdirirdi ruhumun Dünya üzerindeki kütlesel yansımasında.

Zat-ı şahaneleriydi benim için her söylediğinde haklı, her fikri eşsiz, her yaptığı hayranlık hissi bırakırdı üstümde.Uzun yıllar
gözlerimi kırpmadan izleyebilir ve benim olduğu için şükrederdim.

Çok uzun sürmedi aslolan her mutluluk gibi.Tanrı ağzıma bir parmak bal çaldı sanki, tadı hala dudaklarımda...

İşte o gün ballar-şerbetler damlayan sevgilinin dudaklarından zehirler akmaya başladı “ ayrılık” diyordu.İnanması güç olsa da zehirlenmiştim çoktan...

Hiç yorum yok: